Pratixe
HAKKIMDA
SAYILARLA 30 YILLIK TECRÜBEMİZ
KAYITLI HASTA SAYIMIZ
GİRİLEN OPERASYON SAYISI
ÖDÜLLER
YAYINLAR
SIK SORULAN SORULAR &MERAK EDİLENLER
Böbrek hastalıklarının çoğu bilinenin aksine son derece sinsi ve ağrısız seyreder. Hastaların birçoğunda hiçbir yakınma olmayabilir. Hastalara böbrek hastalığı teşhisi, çoğu zaman belirgin bulguları olmadığından dolayı tesadüfen veya başka sebeplerle doktora gittiklerinde konulmaktadır.
Böbrek hastalığı olan kişiler, sağlık merkezlerine çeşitli belirti ve yakınmalarla başvurulabilir. Bunların başında; vücutta şişlik, tansiyon yüksekliği, idrar miktarında azalma veya artma, gece idrara çıkma, sık idrar yapma, ağrılı idrar, idrardan kan gelmesi ve renk değişikliği, bel, yan ve kasık ağrıları gelmektedir.
Yeterli miktarda sıvı alınmalı, alınan sıvı miktarı sıcak ve kuru günlerde artırılmalıdır.
• Böbrek ve idrar yolu enfeksiyonları zamanında tedavi edilmelidir.
• Böbreklere zararlı yan etkileri olan ilaç ve kimyasal maddelerden kaçınılmalıdır.
• Şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu olan hastalar düzenli tedavi olmalı ve takip edilmelidir.
• Mesanede idrar bekletilmemeli ve sık aralıklarla idrara çıkılmalıdı
Hipertansiyon (yüksek tansiyon), damarları etkileyen bir hastalık olduğu için kalp ve beyin gibi böbrekleri de hedef organ olarak seçmektedir. Kan basıncı kontrol altına alınamazsa, hipertansiyon böbrek hastalığının seyrini de hızlandırmaktadır. Böbrek hastalıklarının bazılarında (özellikle nefritlerde) en sık görülen bazen ilk belirti hipertansiyondur. Böbreklerin taş ve iltihap nedeniyle hasar gördüğü durumlarda da yine hipertansiyon görülebilir. Sonuç olarak, böbrekler hipertansiyonun nedeni olabileceği gibi kurbanı da olabilir.
Tedavi ya da tanısal amaçla kullanılan birçok ilaç ve zararlı kimyasal maddeler vücuttan öncelikli olarak böbrekler yolu ile atılmaktadır. Bu nedenle, bu ilaç ve zararlı kimyasal maddelere bağlı olarak gelişen böbrek hastalıkları oldukça yaygındır. “Nefrotoksisite” kavramı, böbrekte kimyasal maddeler ve ilaçların yol açtığı zararlı etkileri ifade eder. Bu etkiyi gösteren ilaç ve kimyasal maddeler ise, “nefrotoksik” olarak adlandırılır. Toksik nefropati, hastalarda farklı klinik tablolar oluşturabilir, bunlar arasında en önemlisi akut (ani) böbrek yetmezliği gelişimidir.
Böbrekler, kalp ve kan damarlarından oluşan ve vücudun her yerine ulaşan dolaşımın önemli bir parçasıdır. Böbreklerimizden dakikada yaklaşık 1200 ml. kan geçer. Kalbin pompaladığı kanın %20’sini böbrekler alır. Böbreklerde günde yaklaşık 150-180 litre sıvı süzülür ve bunun 1.5 litresi idrar olarak atılır.
Ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi, 18 gramdır. Bu miktar, batı toplumlarında 9 gram civarındadır. Böbrek yetersizliğinde besinlerle alınan tuzun vücuttan atılması bozulur ve tuz vücutta birikmeye başlar. Fazla miktardaki tuz alımı, kan basıncını yükseltir, vücutta sıvı birikmesi ve kalp yetmezliğine yol açar. Günlük tuz tüketimini kısıtlamanın kan basıncı kontrolü yoluyla böbrek sağlığını koruduğu bilinmektedir. Tuz tüketimini azaltırsak hipertansiyon sıklığı ve böbrek yetmezliği de azalır.
Sigaranın insan sağlığına zararlı olduğu bilinmektedir. Sigaranın kanserojen etkilerinin yanı sıra kalp, damar ve solunum sistemi üzerine zararlı etkileri bulunmaktadır. Sigaranın böbrek, böbrek pelvisi, üreter ve mesane kanseri gelişimini kolaylaştırıcı etkisi de bulunmaktadır.
Çukurambar Klinik
- Beştepe, Dumlupınar Blv. No:6, 06560 Yenimahalle/Ankara
- +11-(111)-111-1111
- +22-(222)-222-2222
- iletisim@iletisim.com
Yaşamkent Klinik
- Mustafa Kemal, Tepe Prime No:266, 06510 Çankaya/Ankara
- +33-(333)-333-3333
- +33-(333)-333-3333
- iletisim@iletisim.com